İçindekiler (Ana Başlıklar)
Kınalıada, Prens adalarının Sedef Adası’ndan sonra ikinci en küçük adasıdır. Çınar Tepesi, Teşrifiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere üç büyük tepeden oluşur. Kınalıada’nın en uzak iki noktası arasındaki yürüyüş mesafesi 30 dakikadır. Bu sebeple fayton hizmeti bulunmaz. 1,356 kilometre karelik Kınalıada ismini kırmızı renkli kum taşlarından alır. Diğer adalara göre daha az ağaçlı maden ve kayalıklar bakımından daha zengindir. Ağaçlanmanın çok az olmasına rağmen imarlaşma çok fazladır.
19.Yüzyılda haydarpaşa limanı ve tophane rıhtımı inşa edilirken, Bizans döneminde ise bizans surları inşa edilirken bu adadaki taşlardan faydalanılmıştır. Bizans döneminde sürgün adası olarak da kullanılmıştır. Bu sürgünlerden bir tanesi de Romen Diyojen’dir.
Romen Diyojen’in Hikayesi
Romen Diyojen Malazgirt Savaşı’nda iken Konstantinopolis’te (İstanbul’da) bir takım taht oyunları yaşanmış ve Romen Diyojen’in tahttan indirildiğinin ilanı sağlanmıştır. Romen Diyojen savaş meydanlarından geri dönerken Anadolu’da kalan askerlerden bir ordu toplayıp kendisini tahttan indirenlere karşı savaş açmıştır. Bu savaşı da kaybeden romen Diyojen kaçarak günümüzdeki Adana yakınlarında bir kaleye saklanmıştır. İzini Adana’ya kadar süren darbeciler kalede etrafını kuşatıp teslim olmasını istemişler.
Esaret şartlarının ağır olmamasını isteyen Romen Diyojen ile aralarında bir teslim olma anlaşması imzalanmıştır. Fakat bu anlaşma koşullarına uyulmamış ve 600 kilometrelik yolu katır sırtında Cotiaecum (Kütahya)’ya getirilerek burada saçları kesilip keşiş yapılmış, daha sonra da İstanbul’a getirilen Romen Diyojen burada gözlerine mil çekilip Proti adası (Kınalıada)’da ki manastıra sürgüne gönderilmiştir. Acımasız ve acemice yapılan gözlere mil çekme operasyonunda aldığı yaralar sebebiyle Romen Diyojen sürgünde bulunduğu birkaç gün içerisinde hayatını kaybetmiştir.
1971 Malazgirt Savaşı Türklerin Anadolu’ya girdiği tarihte çok önemli bir savaştır. Bu savaşta Romen Diyojen Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan ile savaşmıştır.
Kınalıada Tarihi
1800’lü yılların ortalarında adada Ermeni nüfusu hızla artış gösterdi. 1857 yılında Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi ve Nersesyan Ermeni Mektebi inşa edilmiştir. 1869 yılına gelindiğinde ise Ortodoks Panayia Kilisesi ve Rum İlkokulu inşa edilmiştir. Kınalıada tarih boyunca farklı kültür ve medeniyetlerin bir arada yaşadığı bir yerleşim yeri olmuştur. Kınalıada’daki ilk Türk ilkokulu ise 1935 yılında eğitime başlamış, Kınalıada Camii ise 1963 yılında hizmete sunulmuştur.
Kınalıada’ya nasıl gidilir?
Eğer Avrupa Yakası’nda ikamet ediyor iseniz Kınalıada’ya Karaköy ve Eminönü’nden sabah saat 6:30’dan itibaren başlayan seferler düzenlenmektedir.
Kabataş Limanı adalara gidişte en çok kullanılan limandır. Çünkü adalara vapur, motor ve deniz otobüsleri gibi çok geniş yelpazede seçenekler sunar. Mevsim farketmeksizin düzenli seferler bulabilirsiniz. Adalara yolculuk görece biraz uzun sürdüğünden daha hızlı ve rahat bir ulaşım için İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO)’nide tercih edebilirsiniz.
Avcılar iskelesinden ise sadece yaz aylarında ve 9:15’de başlayan seferlerle adalara gidilebilmektedir.
Yok eğer Asya Yakası’nda iseniz, Bostancı Asya Yakası’nda en çok tercih edilen ulaşım noktasıdır.
Kabataştaki gibi deniz otobüsleri, vapur ve motor seçenekleri buradada mevcuttur. Mevsim farketmeksizin saat 6:00 dan başlayan düzenli seferler düzenlenir. Kabataş’tan kalkan şehir hatlarının ilk durağı Kadıköy İskelesi’dir. Kadıköy İskelesi’nden Kabataş’tan kalkan şehir hatları deniz araçlarına binebilirsiniz.
Kartal İskelesi’nde yaz kış düzenli sefer yapan yalnızca Prenstur firması vardır ve sadece motor ile sefer düzenler. Seferler saat 6:30’da başlar.
Maltepe İskelesi’de Mavi Marmara firması motor ile günde sadece üç defa sefer düzenler ve ilk seferleri 8:00’da başlar. İstanbulun bütün iskelelerinde hizmet veren deniz taksilerinden araç kiralayıp ulaşım sağlanabilir.
Kınalıada’da gezilmesi gereken yerler
Kınalıada‘da ağaç örtüsü çok bulunmadığından piknik için pek uygun yer yoktur. Doğal bir alanda yeme içme ihtiyacı bahçeli restoranlarında giderilebilir. Gezilecek yerlerin başında ise halk plajları geliyor. Çok sayıda ücretsiz halk plajı en çok rağbet gören ziyaret yerleridir. Girişi ücretsiz olan bu plajlarda ödemeniz gereken ücret sadece tuvalet, duş, şemsiye ve şezlong ücretleridir. Özel işletmeler tarafından işletilen cankurtaran gibi hizmetlerde veren plajlarda tercihe göre seçenekler arasında bulunmaktadır.
Hristos Manastırı
Kınalıada’da daha önceleri üç manastır inşa edilmiş olmasına rağmen günümüze sadece Hristos Manastırı ulaşabilmiştir. 820 yılında Aya İrini Kilisesi’nde meydana gelen çatışmada ölen İmparator V. Leo bu manastıra gömülmüştür. Romen Diyojen’de hayatının son birkaç gününü sürgünde bu manastırda geçirmiştir. 20. Yüzyılda yetimhaneye, 1. Dünya Savaşında askeri karargaha ve 1917 Rus Devrimi sırasında Beyaz Ruslara sığınaklık yapmış olan Hristos Manastırı Kınalıada’nın yüksek tepelerinin birinin üzerinde bulunmaktadır. Büyükada’daki Aya Yorgi kilisesindeki gibi burada da sizi sonunda büyük ödülün beklediği uzunca ve yorucu bir yokuş sizi beklemekte.
Kınalıada Camii
1964 yılında turhan Uyaroğlu ve Başar Acarlı tarafından üçgen minare tekniği ile inşa edilmiştir. Hem kullanıldığı malzeme açısından dikkat çeken hemde dış görünüşüyle bir yatı andıran bu cami mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında.
Kınalıada’da ziyaret edilmesi gereken diğer yerler
1886 yılında yapılan Gümüş çerçeveli ikonlarıyla ünlü Genissa Panagia Theotokou Kilisesi, Sirakyan İkiz Evleri, Panayia Rum Ortodoks Kilisesi, Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi ve 1988 yılında restore edilen birde Ermeni mezarlığı bulunmaktadır.
İstanbul Gezi Rehberi için tıklayınız.